146 PAOLO VOLPONI

In document Centro sociale A.04 n.15. Numero internazionale (Page 164-170)

FEDERAZIONE ITALIANA DEI CENTRI SOCIALI

146 PAOLO VOLPONI

Anadolu’da sol hareketlere dair bahsedilecek ilk teşkilat Yeşil Ordu Cemiyetidir. Aslında Milli Mücadele Dönemi’nde Ankara ve Eskişehir’de birçok gizli ya da açık sol teşkilatlar birbirine geçmiş vaziyette idi. Bunlardan biri olan Yeşil Ordu Cemiyetinin ismi henüz 1919 yılı ortalarındayken Kızıl Ordu’ya yardım eden Doğu Müslümanlarından oluşan bir orduyu karşılıyordu.180 Zira başlı başına anlamlı milli hislere tercüman olan bir isimdi. Yunus Nadi’nin anlattığına göre ilerici bir cemiyet kurma fikri Komintern tarafından da olumlu karşılanabilirdi.181 Yeşil Ordu’nun gizli amacını takip etmiş olanlar Türkiye’nin bütün İslam ülkeleriyle beraber hareket ettiğini göstererek ülkenin kuvvetli olarak tanıtılmasını düşünüyorlardı. Böylece Türkiye’nin yanında yer almak, bütün İslam dünyasının desteğini kazanmak anlamına gelecekti.182 Sovyetlere yapılması öngörülen antlaşmaya elverişli ortam hazırlamak da cemiyetin amaçlarından biriydi.183 Mayıs 1920’de kurulan ve kuruluşunu resmi makamlara bildirmemesine rağmen açık olarak çalışan cemiyetin184 işleyişi ve kuruluşuyla ilgili birçok farklı bilgi vardır. Bu bilgilerden doğan en önemli soru cemiyetin kuruluşunun Mustafa Kemal’in onayıyla olup olmadığıdır. Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta bu konunun açıklamasını yaparken Milli Mücadele’ye karşı gelen asilerin orduda yer alan erlere halifenin ve padişahın askerliği affettiğini, Ankara’daki hükümetin meşru olmadığını söylediğinden bahsediyordu. Bu durumu önlemek ve orduyu canlandırmak için çareler arayan Mustafa Kemal, bu sıralarda yakın arkadaşlarının kendisine yardım etmek amacıyla harekete geçtiklerini kendisine söylediğini belirtmiştir. Bu faaliyet sonucunda kısmen gizli bir teşkilat olan Yeşil Ordu kurulmuş ve genişlemiştir. Mustafa Kemal bu teşkilatta olanların kendi ismini kullanarak teşkilatı güçlendirdiğini haber aldıktan ve Çerkez Ethem ve müfrezelerinin de teşkilata katılmasından sonra teşkilatın amacından saptığını belirtmiştir. Kendisinin de bir mektupla durumdan haberdar olduğunu ve yaptığı incelemeden sonra Yeşil Ordu’yu zararlı bulup kapatılmasını istediğini söylemiştir. Ancak cemiyet tam olarak kapatılamamış ve gizli olarak faaliyetlerini sürdürmüştür.185 Ali Fuat Paşa Cemiyetin

180 Başka bir kaynağa göre Yeşil Ordu deyimi ihtilal sürecinde Rusya’nın güneyinde Soçi ve Suhumi bölgelerinde Beyaz ya da Kızıl Ordulara katılmayan Hristiyan köylüllerin hareketine verilen isimdir. Bkz. Ahmet Efe, Çerkez Ethem, 2. Baskı, Bengi Kitap Yayın, İstanbul, 2007, s. 94.

181 Selek, Anadolu İhtilali, s. 610-611. 182 Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 515.

183 Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar (1908-1925), s. 136.

184 Henüz Sivas Kongresi öncesinde Cemiyetin gizli örgütlenmesinin başladığı ve daha sonra Meclis’in açılmasıyla Yeşil Ordu adını aldıkları da söylenmektedir. Bkz. İhsan Güneş, Birinci TBMM’nin Düşünce Yapısı (1920-1923), Genişletilmiş 3. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2009, s. 165.

38

kuruluş sebeplerini; dâhili ihtilaflar karşısında yeni düşünceye göre eğitilmemiş bir ordunun başarısız olacağı düşüncesiyle inkılabı daha kolay anlatabilecek bir teşkilat kurmak ve isyanları bastırmak olarak anlatmaktadır.186

Yeşil Ordu’nun kurucuları içerisinde Mustafa Kemal Paşa’ya yakın mebuslar da vardı. Cemiyetin genel merkez üyeleri Bursa Mebusu Şeyh Servet Efendi, Sıhhiye Vekili Doktor Adnan Bey, Maliye Vekili Hakkı Behiç Bey, Eskişehir Mebusu Eyüp Sabri Bey, İzmir Mebusu ve daha sonra Cumhuriyet gazetesinin kurucularından olan İzmir Mebusu Yunus Nadi Bey, Çerkez Ethem’in ağabeyi Saruhan Mebusu Reşit Bey gibi tanınmış insanlardı. Başlangıçta bu kişilerin hiçbiri Bolşevizm’i benimsememekle birlikte bu harekete sempati duyuyorlardı. Ankara ve Eskişehir’de teşkilatı olan cemiyetin genel sekreteri Tokat Mebusu Nazım Bey’di. Nitekim cemiyetin nizamnamesi de kısmen Nazım Bey tarafından yazılmıştır. Cemiyetin içindeki asıl Bolşevikler bu şubelerde yer alan mebus olmayan Baytar Binbaşı Salih Hacıoğlu, Ziynetullah Nuşirevan, Mustafa Nuri ve Arif Oruç gibi isimlerdi.187 Komünizmi İslamiyet’e yaklaştırma çabası içinde olan Yeşil Ordu Cemiyeti Nizamnamesi anti-kapitalist, anti-militarist ve anti-emperyalist bir mahiyette idi. İktisadi ve toplumsal alanda devlet müdahalelerine destek veren cemiyet, aile hayatına hürmetkâr ve İslamiyet’in bütün esaslarına dayalı bir siyasaya sahip olduğunu iddia etmiştir.188 Yeşil Ordu’nun programı karmaşık bir model içermekteydi. Sosyalist ya da komünist toplumda mülkiyet hakkının kaldırılması söz konusu iken Yeşil Ordu sadece fazla mülkiyet edinmenin yasaklanmasını, gelir getiren mülklerden ve yatırımlardan sağlanacak faydanın da yalnız aile ve şahıslara değil bütün topluma yayılmasını öngörmekteydi. Bu açıdan nizamname kısmen Bolşevik programına uygunken, cemiyetin tüzüğünde yer alan İslamiyet esaslarını merkeze alan yaklaşım sosyalist ya da komünist kuramlara ters düşmekteydi. Görüldüğü üzere cemiyetin yönetici kadrosu da üst sınıf bürokratlardan, memurlardan ve mebuslardan oluşmuştur. Ayrıca bir görüşe göre de cemiyet küçük ve topraksız köylülerden meydana gelen Kuva-yı Milliye’nin büyük çoğunluğundan oluşmaktaydı.189 Ancak bu görüş gerçeği yansıtmamaktadır. Sovyet temsilcisi Frunze’ye göre ise Yeşil Ordu’nun başındakiler milli güçlerin niteliklerini taşıdığından izledikleri sosyalist halkçı program belli belirsiz bir hal almaktaydı.190 Yeşil Ordu Cemiyeti yöneticilerinden olan Mülkiye Kaymakamı Vakkas ve Baytar Binbaşı Salih daha çok üye kazanmak için geldikleri Feridun Kandemir’e kendilerini şöyle tanıtmışlardı:

Yeşil Ordu Cemiyeti, Avrupa emperyalizmiyle mücadele, yani vatan ve milleti kurtarmak gayesini takip eden bir mukaddes cemiyettir. Memur olmanızın ehemmiyeti yok. Zira azalarımız kamilen

186 Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 514.

187 Necip Hablemitoğlu, Milli Mücadele’de Yeşil Ordu Cemiyeti, Bir Harf Yayınları, İstanbul, 2006, s. 62-63. 188 Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar (1908-1925), s. 136-139; Tevetoğlu, a.g.e., s. 151-152.

189 Edward Hallett Carr, Bolşevik Devrimi III, Metis Yayınları, İstanbul, 2004, s. 281.

190 A. M. Şamsutdinov, Mondros’tan Lozan’a Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı Tarihi 1918-1923, 2.Baskı, (Çev. Ataol Behramoğlu), Doğan Kitap, İstanbul, 1999, s. 154.

39

mebuslarla memurlardan mürekkeptir. Esasen sizi de Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin tensip ve tasvibiyle davet ediyoruz.191

Bu bilgiler Mustafa Kemal Paşa’nın endişelerini de doğrulamaktaydı. Cemiyet üyeleri onun adını kullanarak genişleme çabası içerisine girmişlerdi. İsmet Paşa ise hatıralarında Yeşil Ordu hareketinin öncelikle mebuslar arasında başladığını, gizli bir cemiyet olarak kurulduğunu ve Mustafa Kemal Paşa’nın ve kendilerinin haberi olmadığını söylemiştir. Ancak Mustafa Kemal Paşa daha önce bahsi geçtiği üzere nutkunda bunun aksini söylemiştir. İsmet Paşa’nın aktardığına göre Mustafa Kemal Paşa, Yeşil Ordu ve Halk İştirakiyun gibi teşkilatlarla çok uğraşmış üyelerini tek tek bulmuş ve çekilmelerini sağlamıştır. İstifa etmeyen birkaç kişi de politikayı bırakmak zorunda kalmış fakat gizli olarak cemiyet faaliyetlerini sürdürmüştür.192 Cemiyetin amacı ise Kominternin bir prensibine benzemekteydi: Sosyalist olmasalar dahi emperyalistlere karşı savaşanlara destek vermek.

Mustafa Kemal Paşa’nın Yeşil Ordu Cemiyetinin kapatılmasına dair verdiği emirden sonra Tokat Mebusu Nazım Bey ve İzmir Mebusu Yunus Nadi Bey Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna çıkmış ve cemiyetin faaliyetlerinin devamını istemişlerdir. Meclisteki savunmasında Nazım Bey bu isteklerinin amacını ortalıkta dolaşan zararlı cereyanlara ve gizli örgütlenmelere karşı Mustafa Kemal’in yakınında, kontrol altında bir teşkilat olmasının uygun olacağını düşünmelerine dayandırmıştır.193 Mustafa Kemal Paşa ile yapılan görüşmeler neticesinde faaliyetlerin Yeşil Ordu Cemiyeti olarak değil Meclis içerisinde oluşturulacak Halk Zümresi vasıtasıyla devam ettirilmesi kararlaştırılmıştı. Bu görüşmede Halk adını Mustafa Kemal Paşa, Zümre adını da Yunus Nadi Bey koymuştur.194 Halk Zümresinin sol-liberal programı oluşturulurken sol grupların taleplerini dinlemek, sahip çıkmak, kendi programlarına ikna etmek isteniyordu. Askeri kesimlere ise bu programın tek kurtuluş olduğu vurgulandı. İslamiyet’in kurallarının korunması gerektiğine inanılmaktaydı.195 Milli Mücadele’nin halka dayanan yapısı Mustafa Kemal Paşa’nın en çok önemsediği unsurlardan biriydi. Bu yüzden Halkçılık anlayışı Bolşevik Rusya’dan farklı bir şekilde yorumlanmış, ancak hareketin çıkış kaynağı Rusya’daki Narodnik hareketler olmuştur. Eski İttihatçılar Rusya’daki harekete paralel olarak Mesai, Halk Şuralar Fırkası Programı, Halk Zümresi Programı şeklinde üç eylem planı hazırlamış ve bu programlar Rusların desteğini alma, Bolşeviklerle işbirliği yapma gibi esaslara dayanmıştır.196

191 Kandemir, a.g.e., s. 10.

192 İsmet İnönü, Hatıralar, Sabahattin Selek (Haz.), 3. Baskı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2009, s. 216-217; İstiklal Mahkemesi yargılamalarında Tokat Mebusu Nazım Bey’in ifadesi sırasında da Mustafa Kemal Paşa’nın böyle bir cemiyetten haberi olmadığından bahsedilmiştir. Bkz. Tevetoğlu, a.g.e., s. 157.

193 Aynı düşüncelerle Mustafa Kemal Paşa tarafından daha sonra RTKF kurulmuştur.

194 TBMM Gizli Zabıt Ceridesi, Devre: 1, İçtima: 2, Cilt: 2, s. 20; Halk Zümresinin kuruluşu birçok kaynakta farklı tarihlendirilmiştir. Bir kaynakta Halk Zümresi’nin henüz Nisan 1920’de kurulduğu ve mecliste 85 kadar mebusun bu grubun içerisinde yer aldığı belirtilmiştir. Bkz. Harris, a.g.e., s. 105. Diğer bir kaynakta ise Yeşil Ordu’nun Temmuz 1920’de dağıtıldığı ve yine Temmuz 1920’de Mustafa Kemal Paşa’nın izniyle Halk Zümresi’nin kurulduğu belirtilmiştir. Bkz. Eric Jan Zürcher, Milli Mücadelede İttihatçılık, Bağlam Yayınları, Ankara, 1987, s. 227.

195 Hamit Erdem, 1920 Yılı ve Sol Muhalefet”, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2010, s. 75-76.

40

Yeşil Ordu’nun propaganda faaliyetlerinin zararlı olduğuna dair ilk şikâyet Merkez Ordusu Kumandanı Nureddin Paşa tarafından 19 Ocak 1921’de Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyasetine telgrafla bildirilmiştir. Bu telgrafta Nureddin Paşa propagandanın o gün için zararlı ve yabancı unsurların telkinlerinin eseri olduğunu söylemiştir. Bu şikâyet süreci sonrasında İstiklal Mahkemesine intikal eden Yeşil Ordu davasında cemiyete üye bazı mebusların dokunulmazlıklarının kaldırılması istenmiştir. Meclisteki 21 Mart 1921’deki gizli görüşmelerde Nazım Bey’in dokunulmazlığı kaldırılarak İstiklal Mahkemesinde yargılanmasına izin verilmiştir. Nazım Bey’e isnat edilen suçlar ise halk arasında nifak ve fesat oluşturmak, yabancılardan para temini, Çerkez Ethem’le ilgisi gibi konulardır. Nazım Bey Cemiyetin bütün faaliyetlerinden hükümetin haberi olduğunu söyleyerek diğer suçlamaları reddetmiştir. Ancak Meclis soruşturmasında Cemiyetin faaliyetlerinin durdurulması kararına kadar olan döneme ait bir suç atfedilmemiş, sonraki döneme ait suçlar gündeme getirilmiştir. Burada da odak noktası Nazım Bey’in gizli komünist faaliyetlerde bulunduklarını bildiği halde Yeşil Ordu Cemiyetinin HTKP teşkilatı ile Halk İştirakiyun Fırkası adı altında birleşmesine müsaade etmesidir. Ayrıca Nazım Bey’in Rus Sefarethanesine girip çıktığı ve buradan aldığı maaş karşılığında meclisteki müzakereler hakkında Bolşeviklere bilgi verdiği iddia edilmekteydi197 Bu birleşmeden sonra yıkıcı ve gizli faaliyetler peşindeki insanlarla Nazım Bey’in aynı saflarda yer aldığı çeşitli mektuplarla ispatlanmıştır.

Tokat Mebusu Nazım Bey’in İstiklal Mahkemesinde kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplarda Yeşil Ordu Cemiyetinin amacını Avrupa emperyalizmi ile mücadele olarak açıklamıştır. Yunus Nadi Bey ise Cemiyetin amacını Batı emperyalizmine karşı Doğu inkılabıyla yakınlık kurmak ve Rusya’dan gelecek tahripkâr etkiler yapacak inkılabı engellemek olarak açıklamıştı. İfade veren cemiyet üyelerinin birçoğu nizamnamelerinde dine ve aileye verilen önemden bahsederek Bolşeviklik esaslarından farklı bir çizgide olduklarını ileri sürmüşlerdir.198 Fakat Yeşil Ordu’nun komünizm algısı dini esaslara uydurulmak suretiyle halkın yabancılık çekmeyeceği şeklindeydi. Yeşil Ordu Cemiyeti Bolşevizm’le İslamiyet’in bağdaşabileceğine de inanmaktaydı. Cemiyetin önde gelen üyelerinden Şeyh Servet’in yazdığı bir risalede Kuran’a ve hadislere dayanarak Bolşevikliğin İslamiyet’le aynı olduğu anlatılıyordu.199 Bu düşünceye göre İslamiyet’in şura fikri demokrasinin kabulü, zekât vermenin ise eşitliğin kabulü olduğu vurgulanıyordu.200 Bu hassasiyet nedeniyle halkın hoşuna gitmeyecek, yanlış anlaşılacak komünizm terimi yeni kurulacak partinin adında yer almamıştır. Ayrıca yayınladığı bir bildiride köylü, çiftçi, bağcı, yemenici gibi sınıfların her türlü eşitsizliğine karşı çıkılacağı anlatılıp, çizilen yenidünya portresinde hükümetin fakirlerin eline geçeceği söyleniyordu. Vali, mutasarrıf ve kaymakam gibi makamların ortadan kaldırılacağı belirtilerek şuralar sistemine atıf yapılıyordu.201 Cemiyet savaş ve askerliği haksız kuvvet

197 TBMM Gizli Zabıt Ceridesi, Devre: 1, İçtima: 2, Cilt: 2, s. 20-23. 198 Tevetoğlu, a.g.e, s. 156-183.

199 Emel Akal, İştirakiyuncular, Komünistler ve Paşa Hazretleri, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, s. 67. 200 Şamsutdinov, a.g.e., s. 151.

41

kazanmanın yollarından biri olarak gördüğünden sadece emperyalizmin yok edilmesine kadar göz yumulabileceğini ilke edinmişti. Kızıl Ordu mensuplarına kardeşlik içerisinde bakan ve onları dost olarak gören cemiyet, Moskova Kızıl Ordu merkeziyle irtibat halindeydi. Yeşil Ordu’nun amaçlarından biri de sosyalist ve Bolşevik hareketin yanlış anlaşılmaması için gayret göstermek ve Moskova’dan gelen komünistleri denetim altında bulundurmaktı.202

Bakü’den Mustafa Suphi’nin temsilcisi olarak gelen Süleyman Sami, Nazım Bey ile yaptığı görüşmede Bolşevikliğin Müslümanlıkla ve memurları tayin etmekle ilgisi olmadığını söylemiştir. Bolşeviklikte tayin yoktur ve memurları halkın kendisi seçmektedir. Yeşil Ordu genel sekreteri Nazım Bey bu konuları bilmediğini ve icap ederse cemiyet tüzüğünün revize edilebileceğini söylemiştir. İslamiyet ile Bolşevikliğin aynı şey olduğunu savunan Şeyh Servet ise Süleyman Sami’ye din konusunu sormuştur. Süleyman Sami dinin serbest olduğunu, Hicaz’a gitmek isteyenin gidebileceğini, miras hakkının olmadığını, şeriatın istediği usulde iki şahitle polis merkezine gidilip nikah kıyılabileceğini, söylemiştir.203 Buradan anlaşılan Yeşil Ordu Cemiyeti üyelerinin komünizmi tam olarak bilmedikleridir. İslami Bolşevizm taraftarı olan bu cemiyetin üyeleri farklı bir ideoloji ile birlikte Rusya’nın ilgisini çekebilecekleri konusunda yanılmışlardır. Nitekim başlarda kendi içlerinde olan gerçek komünistlerde Yeşil Ordu ilkelerinin kendilerine uymadığını fark ettikten sonra HTKP’yi kurmuşlardır. HTKP Bolşevik Rusya etkisinde çalışmalarını yürüttüğünden sonraki başlıkta incelenecektir.

In document Centro sociale A.04 n.15. Numero internazionale (Page 164-170)

Related documents